22 Mart 2013 Cuma

Lale Çılgınlığı - Opera

Geçen hafta içinde, bu sene dünya prömiyeri Antaya'da yapılan Lale Çılgınlığı operasının son temsilinin yapılacağını öğrenince gitmeye karar verdik. Haşim İşcan Kültür Merkezindeki temsile katılımın fazla olmayacağını düşünerek önceden bilet almadık(haklı da çıktık). Giriş yetişkinler için 15, öğrenciler için 7,5TL'ydi. Salonun ön taraflarında yaklaşık 1/5 i doluydu. En ön sırada CHP eski genel başkanı Deniz Baykal ve Antalya milletvekili Yıldıray Sapan'ın olmasına ise şaşırdım doğrusu.

Sn.Deniz Baykal'ın solda kafası görünüyor.

Kendimde operalar hakkında yorum yapabilecek cesareti görmesem de, temsil sırasında hissettiklerim ve gözlemlerimi paylaşabileceğimi sanıyorum. 

İki perdelik operanın birinci perdesi Hollanda'da ikinci perdesi İstanbul'da geçiyor. Çok değerli bir lale soğanını sahibinden çalıp İstanbul'a getiren bir lale tüccarının yakalanışı ve ve osmanlı sadrazamının karşısına getirilişiyle hayatı değişiyor. Sadrazamın kendisi de lalelere meraklı olduğu için tüccarı himayesine alıp, o çok ünlü soğanı dikip yetiştirmesini istiyor. Böylelikle hem hayatını bağaşlıyor, hem de yeni bir hayata başlamasına vesile oluyor.

Kanımca sahne tasarımı ve kostümler oldukça etkileyiciydi. Daha önceki temsillerde de dikkatimi çeken döner sahne HİKM'ne modern bir sahne havası veriyor. Hayatımda ilk defa Türkçe bir opera izlediğim için başlangıçta biraz yadırgasam da sonradan alıştım (bazen de alt yazıları takip etmem gerekti). Eser boyunca sahnenin iki tarafındaki ekranlardan alt yazı gösterimi oldu. İngilizce ve türkçe metinler birbirini pek tutmasa da bence yeterliydi. Tabi ki seyirci yeterli olmayınca oyunun sonundaki alkış faslı oldukça sönük geçti. Dikkatimi çeken bir başka unsur eseri izlemeye gelen bir grup engelli (tekerlekli sandalyeli) arkadaşım salonun en üstünde izlemeleri oldu. Gördüğüm kadarıyla aşağıya ulaşabilecekleri bir rampa yoktu. Eğer gerçekten engellilerin sahneyi daha yakından görebilecekleri bir yere inmeleri mümkün değilse, bunun bir an önce düzeltilmesi gereken bir hata olduğunu düşünüyorum. 

Sonuç olarak; her ne kadar dünya prömiyerini kaçırsak da, ilk defa türkçe bir opera izledik ve başımız göğe erdi :)




2 yorum: