8 Mayıs 2014 Perşembe

Wings For Life World Run 2014

Alanya'da düzenlenen Wings for Life yarışına Antalya Runners koşu grubundan arkadaşlarım Güneş, Fahri, Kerem ve eşim Luda ile birlikte katıldık. Alışılmış yarış kurallarının dışında gerçekleşen formatıyla WFL ilginç ve keyifli bir deneyim oldu. Bu yazıda yarışla ilgili gözlemlerimi ve görüşlerimi paylaşacağım.

Bu sene katılmayı düşündüğüm yarışlardan biri olmamasına rağmen koşu grubundan arkadaşlarımı yanlız bırakmamak ve hep beraber bir organizasyona katılma deneyimi yaşamak için kayıtların kapanacağı hafta kayıt yaptırdık. Runtalya 2014 yarışından sonra ilkbahar dönemi için kararım koşu mesafelerini azaltıp hız ve kuvvet antremanları içeren bir program uygulamaktı. Son aylarda yaptığım en uzun koşu 12k olduğundan WFL yarışında antreman temposunda bile koşsam 20k civarında koşacağımı hesaplayıp haftalık kilometremi birden bire bu şekilde arttırmama gerektiğine karar vermiştim. Fakat tarih yaklaştıkça grupta yarışla ilgili konuşmalar ve merak artmaya başladı. Carole ve Güneş çok önceden kayıt yaptırmışlardı. Luda yarışın formatını merak ediyordu. Fahri de "siz giderseniz ben de giderim" durumundaydı. Nihayet kayıtların kapanacağı hafta "en kötü ihtimal tanıdıkları görür geliriz biraz da koşarız" deyip kayıt yaptırdık.

Yarışın formatı

Wing For Life koşusunda alışılmış yarışların aksine bir finiş noktasına doğru koşulmuyor. Teorik olarak yarışın bir sonu yok. Startla birlikte koşucular belirlenmiş parkur boyunca koşmaya başlıyorlar. (Türkiye için hazırlanan parkur Alanya-Manavgat yönünde 100k idi) Starttan yarım saat sonra "Yakalama aracı" (catcher car) sabit bir hızla hareket etmeye başlıyor ve yanından geçtiği koşucu finiş yapmış sayılıyor. Yani yarışın amacı finişten olabildiğince uzun süre kaçmak.

Önce karnını doyuracaksın

Yarış Sabahı

Yarış sabahı Lara'da buluşup iki araba yola çıktık. Önce Aksu'da güzel bir kahvaltı yapıp daha sonra durmadan Alanya'ya geldik. Yol henüz trafiğe kapatılmadığından oldukça sakindi. 

Koşu fuarı ve kayıt masaları Kızılkule'nin yakınlarına kurulmuştu. Erken saatte geldiğimiz için pek kalabalık değildi. Önce taahütname doldurduk daha sonra yarış numaralarına göre ayrılmış masalara gidip kitimizi aldık. Kayıt esnasında verdikleri tshirt pamuklu olduğu için pek ilgimi çekmedi. Çantadan sadece göğüs numarasını aldım. Göğüs numaralarına çip (transponder) iliştirilmiş olduğundan iyi saklamak gerekiyor. Fazla malzememizi arabaya bırakıp startı beklemeye başladık. 

Çipli göğüs numaralarımız.
Kayıt alanında katılımcıların vakit geçirebilmesi için çeşitli stantlar kurulmuştu. Benim hoşuma gidenlerden biri "selfie" fotoğrafınızı çekip birkaç dakika sonra basılı olarak aldığınız stand ve uzun boylu kızlarıyla herkesin ilgisini çeken Puma Trac standıydı. (gerçi yarışı Puma ayakkabılarla koştuğumu söyleyip şapka isteyince vermediler ama neyse...) Saat 11 civarında ana cadde üzerinde bir kafeteryada oturup startı beklemeye başladık. Çevrede dolaşan Adım adımcılarla ve diğer koşucularla tanışıp sohbet ederken vakit geldi çattı.

Start

Start kayıt masalarının bulunduğu alanın hemen yanından kurulmuştu. Yol boyunca birçok tanıdıkla karşılaşıp, selamlaştım. Göğüs numaralarımızda takılı olan çiplerin aktif hale gelmesi için önce start çizgisinden geçip, daha sonra arkadaşlarla birbirimize başarılar dileyip "start box" larımıza dağıldık. (Kayıt sırasında verdiğimiz bilgilerden yola çıkarak 6 seviye oluşturulmuştu.)
Starta 10dk kala son bir kez tuvalete gitmek istedim. Görevliyle aramızda şöyle bir konuşma geçti;

-Afedersiniz, tuvalet nerede acaba?
-Şimdi çıkmasanız daha iyi olur. Yolda var.
-Yolda olabilir fakat benim şimdi ihtiyacım var. Hem koşu başladıktan sonra benim süremden gidecek tuvalet zamanı.
-Tamam da, starta geç kalabilirsiniz. Çipi tekrar okutmanız gerekebilir...vb
-Güzel kardeşim o benim sorunum. Tuvalet var mı, yok mu?
-Biraz ileride soyunma kabinlerini geçince varmış sanırım.
-&%+'^%&+&=)((%&(

Bu konuşmadan sonra soyunma kabinlerinin ilerisindeki tuvaleti buldum. Ücretini ödeyip kullandım.Geri döndüğümde starta birkaç dakika vardı. Hava çok sıcak olduğu için yarıştan önce su içmek istedim. Maalesef stand ta su bitmişti. Yanımda yedek şişe taşımanın faydasını bu aşamada görmüş oldum.

Güneş'i bulup yanına gittim. Bu arada box'ların arasında engelleri kaldırdılar ve arkadakiler öne doğru yanaştı ve sunucu "start verildi" dedi. (böyle güzel bir organizasyonda daha anlaşılır bir start verilebilirdi)

Yarış

Startla beraber kalabalık ileri atıldı. Kafamdaki strateji 5:30dk/km hızı bir an önce bir an önce sabitleyip araç beni yakalayana kadar bu hızda koşmak, belki son kilometrelerde biraz daha hızlanmaktı.Startın yoğunluğuyla biraz daha hızlı başladık fakat 2.kilometrede Güneş dizinin sinyal verdiğini söyledi (sakatlık ve antreman eksikliği). Biraz yavaşladık. Hava oldukça basık ve sıcak olduğu için nabzım bu hafif tempoda bile aerobik seviyenin üstüne çıktı. 5k noktasını 5:30 temposuyla geçip bir yandan yoldakilerle sohbet etmeye başladık. Bu arada Ebru'yla tanıştık. Ebru deneyimli bir maratoncu, Newyork ve Amsterdam maratonlarını anlatarak sonraki 5k ya neşe kattı. 10k noktasına yaklaşırken Güneş biraz arkada kalmıştı. Hızımız da 6:00 pace altına düşmüştü. Sularımızı aldıktan sonra Ebru'yla devam ettik. Nabzım yüksek olmasına rağmen kendimi iyi hissettiğim için biraz hızlanmaya kadar verdim. Güneş artık geride kalmıştı. Ebru'ya teklif ettim. O da "sen git" deyince hızlanmaya başladım. Artık yakalama aracı yola çıkalı 40dk civarında olmuştu ve hedefimi tutturmamın imkansız olduğunu bildiğimden sadece önümdekini yakalama oynamaya kadar verdim. Müziğin tonunu heavy metale değiştirip "yakalarım bilirsin" oynamaya başladım. Hızım kademeli olarak 5:03 pace civarına kadar çıktı. Konaklı'yı geçtikten sonra yarışın başından beri ilk defa arkama baktım ve arabayı uzakta gördüm. Önümde koşanlar da arabayı görüp hızlarını arttırdıkların yarışın bu son 2 kilometresi gerçekten çok heyecanlı ve keyifli oldu. Nihayet 1 saat 41 dakika sonunda benim saatime göre 18.42k resmi 18.32k da araç yanımdan geçti. Geri dönüş için servisler 20.k de olduğundan tempomu düşürüp koşmaya devam ettim. İkmal noktasında güzelce beslenip diğer koşucularla sohbet edip aracın kalkmasını bekledik. 

Fotoğraf Liudmila Şentürk

Sonuç

Arkasında Red Bull gibi bir dev olunca organizasyon ve tanıtım konusunda söyleyecek fazla söz kalmıyor. Fakat açıkçası bu kadar reklama ve desteğe rağmen yaklaşık 800 kişinin koşmasını az buldum. Tabi bunun farklı sebepleri olabilir. Birincisi bu hafta sonu bir sürü yarış vardı. bazılarını şuradan görebilirsiniz. İkincisi Alanya koşmak isteyen bazı arkadaşlara uzak gelmiş olabilir. Her ne sebeple olursa olsun katılmayanlar özgün bir organizasyona dahil olma fırsatını 2015 Mayıs'ına kadar kaçırmış oldular.

Beğendiklerim
-Yarış alanı güzel düzenlenmişti
-Gönüllüler ve görevliler işlerini istekle yapıyorlardı (yukarıdaki diyaloğu unutmuş değilim.)
-Liderleri dev ekrandan takip edebilmek güzeldi
-Bez çanta önemli bir detaydı

İyileştirilmesi gerekenler
-Koşuya uygun bir tshirt verilebilirdi. 
-Start alanında tuvalet olmalıydı (varsa da yeri belirtilmeliydi mesela yarış öncesinde start alanının krokisi gönderilebilir) 
-Start için geri sayım önemli bir ayrıntı. Start verildi diye anons yapmak garip oluyor.
-Yarış öncesinde 5 kilometrede bir ikmal noktası olacağı açıklanmıştı fakat hava sıcaklığı göz önüne alındığında 2.5 da bir olsa daha iyi olabilirdi. Ben yanımda çanta olduğundan yedek şişe taşıyabildim fakat herkes bu ihtimali düşünmemişti. 
-Ben doktor değilim ama insanlara yarış öncesinde ve sırasında Red Bull vermek ne kadar iyi bir fikir?