11 Haziran 2012 Pazartesi

Koşu için sağlık kontrolü - 1

Yaklaşık 8 aydır düzenli olarak koşuyorum ve bir türlü sağlık kontrolü yaptıracak vakit bulamamıştım. Geçtiğimiz perşembe günü nihayet randevu aldım ve sabah 10:00 da Eğitim ve Araştırma hastanesi spor hekimliğinde Uzm.Dr Ali Erarslan'ın karşısındaydım. Koşu ile ilgili birkaç analiz, EKG ve solunum fonksiyon testi istedi. Bunun haricinde de omzumda birkaç yıldır devam eden ağrının sebebini bulabilmek için omuz MR'ı yazdı. Bütün sonuçları aldıktan sonra da tekrar randevu alıp gelmemi istedi.

Solunum Fonksiyon Testi (Spirometri)

SFT amacı akciğerlerimize giren ve çıkan havanın miktarını, giriş ve çıkış hızını ölçmek. Sonuçlara bakan doktor solunum yollarında herhangi bir anormal durum veya solunumu engelleyen birşey olup olmadığı konularında tahminler yürütebiliyor. Farklı çeşitleri varmış, ben dinlenmiş durumda ve ayakta testi yaptım. Öncelikle teknisyen iki tarafı açık ortasında bir filtre bulunan bir bporuyu makinenin ucuna bağlıyor (her hasta için yeni bir paket açıyor) daha sonra sizden burnunuzu kapatıp sadece ağızdan mümkün olduğunca derin bir nefes alıp bunu kuvvetli bir şekilde dışarı vermenizi istiyor. Bu işlemi üç defa yapıyorsunuz, en iyi değerler sonuç olarak kabul ediliyor. Örnek bir videoyu buradan izleyebilirsiniz. Yanlız videodaki makine daha küçük ve portatif. Sonuçlar hemen çıkıyor ve yazılı olarak veriliyor.

EKG

Elektrokardiografi kalp kasının çalışırken meydana getirdiği elektrik faaliyetinin kaydedilmesi demek. Kardialoglar bu sonuçlara bakıp çeşitli tahminlerde bulunabiliyorlar. Daha önce birkaç defa EKG çektirmiştim. Oldukça basit ve hızlı bir işlem. Koşarken kullandığımız göğüs bantları gibi 10 tane elektrod vücudun çeşitli bölgelerine- ikisi bacaklara bilek hizasına, ikisi el bileklerine ve 6 tanesi göğüs kemiği çevresine sabitleniyor. Elektriği daha iyi iletmesi için elektrodların yapıştırldığı bölge ıslatılıyor. İşlem yaklaşık 2dk kadar sürüyor. Sonuçlar hemen çıkıyor ve yazılı olarak veriliyor. 

5 Haziran 2012 Salı

Antalya Yelken İl Temsilcisi Sn. Abdurrahim Şaşmaz röportajı


Abdurrahim Şaşmaz beyle 2011 yılının yazında İzzet Ünlü bey vasıtasıyla tanıştım. Aslında daha önceden Antalya'da yelken sporu ile ilgili internetten araştırma yaparken iletişim bilgilerine rastlamıştım ancak Türkiye'de bu sporla uğraşan insanların bir bölümünün biraz elitist olması ben de bazı ön yargılara neden olduğundan irtibata geçme ihtiyacı duymamıştım. İtiraf etmeliyim daha ilk tanıştığımız gün bana gösterdiği cana yakınlık ve ardından tekne yaptığımı duyup, birkaç gün içinde tekneyi görmek için kalkıp Kundu'ya kadar gelmesi, bir de üstüne tavsiyelerde bulunması ilk baştaki düşüncelerim yüzünden kendimden utanmama sebep oldu. Bu röportaj birincisi yat yarışları sırasında Çelebi marinada, ikincisi iş yoğunluğu yüzünden telefonda olmak üzere iki aşamada gerçekleştirildi, yoğun iş temposunun arasında vakit ayırdığı için kendisine minnettarım. Umarım okuyucu bu röportajda okuduklarından etkilenir ve biraz da kendi elini taşın altına koyup Antalya'da yelken sporunun gelişimi için hep beraber neler yapabiliriz diye düşünmeye başlar...

Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1956 yılında İzmit’te doğdum. Liseyi bitirene kadar bu ilde kaldım.  Üniversite için İstanbul’a yerleştim. 1989 yılında Antalya’ya taşındım Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik yapıyorum, evliyim ve 2 çocuğum var.

Denizciliğe ve yelken sporuna olan ilginiz ne zaman, nerede, nasıl başladı?
Çocukluğum İzmit, Yarımca (şu anda körfez ilçesi) köyünde deniz kıyısında geçti.  Denizciliğe ve yelkene merakım bu yıllarında başladı.  1968 yılında Yarımca Yelken Kulübünde lisanslı sporcu oldum. Daha sonra SEKA kulübüne, üniversiteyi kazanıp İstanbul’a yerleşince de Fenerbahçe kulübüne transfer oldum ancak şahsi teknem olmadığı için yarışa girecek tekne bulmakta zorluk çekince spordan kopmamak için 1976 yılında yelken hakemi oldum.

2012 Egemenlik Kupası Ödül Töreninde
Yelkenden başka bir sporla ilgileniyor musunuz? Ailenizde sizden başka yelken veya diğer su sporlarıyla ilgilenen var mı?
Lise yıllarımda yelkenin dışında jimnastik, taekwondo ve yüzme yaptım.  Ailemin yelken sporuna ilgisi benimle başladı diyebilirim. Yelken hakemliği eğitimini babamla birlikte aldık kuzenlerim de yelken yapıyorlar. 

Peki bu sporu hiç meslek olarak düşünmediniz mi?
Hayır, zaten bu sporu profesyonelce yapma imkanı ülkemizde mevcut değil. Ancak yelken eğitmeni, tekne, malzeme imalatı/satışı gibi dolaylı yollardan gelir elde etmek mümkün.

Yelken hakemliği ve daha sonrasında il temsilciliği görevleri nasıl ortaya çıktı?
Önce de söylediğim gibi hakemliğe ve yöneticiliğe zorunlu olarak spordan kopmamak için başladım. İlk İl temsilciliği (o zamanlarda adı Yelken Ajanlığı idi) görevim İstanbul’da rahmetli Yelken Ajanı Necati Öner’in yardımcılığı ile başladı. Kulüp idareciliği, usta çırak ilişkisi içinde eğitmenlik, Macit Buluç federasyonda eğitim komitesi görevi ve hakemlik birlikte devam etti. Antalya’ya taşındığımda düzen kurana kadar bir süre idari işlere uzak durdum. 2005 sonunda Antalya Yelken İl Temsilcisi olarak görevlendirildim. Nazlı İmre federasyonunda Denetleme Kurulu Başkanlığı yaptım.

Antalya’ya ne zaman geldiniz, geldiğinizde yelken sporunun ve denizciliğin genel durumu nasıldı?
Söylediğim gibi 1989 yılında taşındım. Gençlik Spora bağlı kulüp dışında federe bir kulüp yoktu. Bu kulüp de faaliyetsizdi. Federe olmayan diğer yat kulübünü federe yapmak için uğraştık ancak başarılı olamadık. Aslında Antalya’da yelkenciliğin geçmişi rahmetli Süleyman Erol dönemine kadar gidiyor. İlk o başlatmış. Bir süre düzenli olarak yapılmış maalesef süreklilik sağlanamamış.

O yıllarda yabancı teknelerin arasında Türk Bayrağı ile tek başıma çok yelken yaptım. Hatırladığım kadarıyla bir de Ata ağabeyin Dragon irisi bir teknesi vardı epeyce böyle sürdü. Kaleiçi marinayı saymazsak sadece Kemer’de marina vardı ve ezici çoğunlukla yabancı tekneler fazlaydı. Daha sonra Antalya’da marina açıldı bunu Kemer’de ve Antalya’da yelken kulüplerinin kurulması izledi ve amatör yelkencilik faaliyetleri oldukça gelişti.

2006 da ilk yat yarışını düzenlediğimizde yarışacak 5 tekne bulabildik. Bu gün 25-30 tekneyi bulduğumuz oluyor. Artık tekne alanlar veya değiştirenler yarış performansı olmayan teknelere rağbet etmiyor.     
  
Peki şu anda yelken sporunun durumu nedir, il genelinde kaç kulüp, kaç sporcu var?
Özellikle, Deniz Ticaret Odası (DTO), Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) , Olimpos Rotary Kulüp, Konyaaltı ve M.Paşa belediyelerinin destekleri sayesinde mesafe kaydetmeye başladık. Şu anda Antalya’da aktif dört yelken kulübümüz var.  Bunların İkisi merkezde; Muratpaşa Belediye Spor Yelken şubesi ve Antalya Yelken Kulübü diğer ikisi ise ilçelerde; Kemer ve Alanya yelken kulüpleri. Lisanslı sporcu sayısı sürekli değişiyor. Her yıl ortalama 150-200 yeni sporcu eğitim alıyor, yer sorununu çözemediğimiz için bunlardan bir kısmı bırakmak zorunda kalıyor. Bununla birlikte Yat yarışlarına rağbet hızla artıyor. Tekne sayısı çoğalıyor. Yeni kulüp kurma talepleri geliyor. Kaş, Gazipaşa gibi ilçelerimizde yeni kulüp kurma çalışmaları sürüyor. 

Antalya’lı kulüplerin ve sporcuların Türkiye’de ve uluslararası arenada konumu nasıldır?
İl olarak, Türkiye Yelken Federasyonunun ülke ve bölge çapındaki bütün yarışlarına Optimist ve laser sınıflarında katılıyoruz, sporcularımız derece yapabiliyor. Henüz uluslar arası için erken.

Antalya’da ulusal ve uluslararası ölçekte yat yarışı, regata veya trofe gibi etkinlikler yapılıyor mu? Yılda ortalama kaç etkinlik gerçekleşiyor, özellikle yoğunlaştığı dönemler var mı?
Federe olarak uluslararası çapta gerçekleşen organizasyonumuz henüz yok, zaten şehrin altyapısı müsait olmadığı için talep etmeye de yüzümüz yok.

Yakın geçmişte Federasyonla birlikte büyük güçlüklerle vakıf trofesi,  grup yarışları gibi ulusal çapta etkinlikler gerçekleştirdik. Deniz kıyısında Yelken Yarış ve Eğitim Sahasına kavuşana kadar ulusal veya uluslar arası organizasyonlara ev sahipliği talebi yapmamaya karar verdik.

Her türlü zorluğa rağmen il çapında hemen her ay 1-2 yarış yapıyoruz.  Ayrıca Optimist ve Laser sınıflarında federasyonun il dışındaki bütün yarışlarına katılıyoruz.

Yarışlar ve eğitim bütün bir yıla yayılarak yapılıyor. Ancak gerek okulların tatil olması gerekse mevsim şartları nedeniyle bahar ve yaz ayları yoğunluk artıyor. Sayı azalsa da kış yarışları da yapıyoruz.

Yelken federasyonu il temsilciliği olarak sürmekte olan projeleriniz neler, ileriye dönük projeleriniz var mı?
Biz daha yolun başındayız. İleriye dönük proje yapabilmek için, öncelikli hedefimiz olan;  kesintisiz, güvenli ve yaygın bir şekilde en üst seviyede yelken sporu yaptırmak hedefini gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Bunu için yelken tesislerine, daha çok tekneye, yelkene, malzemeye, sponsorlara ve en önemlisi de bizleri anlayıp destekleyecek, elini taşın altına koyup yelken sporu benim meselem diyecek dünya şehri olma vizyonuna sahip Mahalli ve Mülki idarecilere ihtiyaç var.  

Yapacakları tek şey, 644 kilometre sahil şeridi olan bu vilayetin insanlarına siz burada güvenli şekilde yelken yapabilirsiniz diye deniz kıyısında yerler göstermek. Gerisini sivil toplum halleder.
Antalya Yelken Kulübü bu konuda üzerine düşeni yaptı. Eski Süleyman Erol Yüzme Havuzu sahası için mimari proje hazırlayıp Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğüne teslim etti. Top şimdi devlette.
  
Yelken federasyonu il temsilciliği olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir, yelken sporunun ve denizciliğin Antalya’da daha üst seviyelere çıkması için ne gibi desteklere ihtiyaç duyuyorsunuz?
Söylediğim gibi Antalya’daki en büyük eksiğimiz, denize emniyetli bir şekilde çıkıp karaya emniyetli bir şekilde dönebilecek deniz kıyısında şehre ait yelken eğitim ve yarış sahalarının olmayışı. Bunun dışında pek çok sorun var ancak temel sorun halledildiğinde diğerleriyle baş etmek kolay.

Üzülerek söylüyorum bu sağlanmadan, bütün çabalarımız, emeğimiz, zamanımız boşa gidiyor.
Bir sonraki faaliyeti planlamak için her zaman sıfırdan, hatta bazen eksiden tekrar başlamak zorunda kalıyoruz. Adeta buz üzerine yazı yazıyoruz.

Bu sorun aşılmadıkça Antalya’nın deniz kenti olduğu söylenemez. Hele dünya kenti iddiasında bulunmak kendimizi kandırmak olur.

Sponsor firmalar genellikle yaptıkları harcamaları sokağa attıkları para olarak görüyorlar, gerçekten böyle mi?  Bir spor aktivitesine sponsor olmanın firmaya ne gibi faydaları olabilir. Firmalar yaptıkları masrafların bir bölümünü geri alabilir mi?
Amatör sporlara destek vermek sponsorluk sözleşmesi yapmak firmalara vergisel avantajlar sağlar. Ayrıca etkili bir reklam yöntemidir.

Ancak meseleye maddi değil sosyal sorumluluk açısından yaklaşırsanız daha önemli sonuçlar elde edersiniz saygınlığınız, güvenilirliğiniz artar,  imajınız üzerinde olumlu etki sağlarsınız. Siz işinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın, malınız ne kadar kaliteli olursa olsun her firmanın ticari başarı dışında buna da ihtiyacı vardır ve bu sonuçları itibarıyla garantili bir yoldur.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Umarım şehrimizdeki yelken sporunun alt yapısı ile ilgili problemler en kısa zamanda çözülür
bu sporla uğraşmak isteyenlerin önündeki zorluklar kalkar.

Antalya’da yelken sporuyla ilgilenenler İl temsilciliğine nasıl ulaşabilirler?
Yelken yapmak isteyenler Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Çelebi Marinadaki Antalya Yelken Kulübü, M.Paşa Belediye Spor Kulübü,  Kemer Marinadaki Kemer Yelken Kulübü, Alanya Marinadaki Alanya Yelken Kulübüne müracaat edebilirler. Bizi http://www.antalyayelkentemsilciligi.com internet sayfamızdan takip edebilirler.

Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Rica ederim.