28 Eylül 2016 Çarşamba

TriathlONUR - Kuşadası Triatlonu yarış raporu

Senenin ikinci triatlon yarışı ve benim ilk olimpik mesafe yarışım olan Kuşadası'nda 1500m yüzdük, 40K bisiklete bindik ve 10K koştuk. Yarışı 2 saat 55 dakika 17 saniyede tamamlayarak, kendi gözümde triatlet ünvanını kazanmış oldum. Aslında bu ayın başında koştuğum Eğirdir Triatlonu' nda sprint mesafede yarışmıştım fakat olimpik mesafe daha çok içime sindi. Bu yazı da iki yarış arasında geçen sürede yaptığım hazırlıkları ve Kuşadası seyahatimin detaylarını paylaşacağım.

Yarış bitti. Madalyalar takıldı. Tatmin seviyesi sonsuz...

8 Eylül 2016 Perşembe

TriatlONUR - Eğirdir Triatlonu Sprint mesafe yarışı raporu

İlk triatlon yarışımı geçtiğimiz pazar günü Isparta'ya bağlı Eğirdir ilçesinde koştum. Sprint Mesafe olarak adlandırılan bu yarışta yaş grupları olarak 750m koştuk ardından 20k bisiklete bindik ve son olarak 5k koştuk. Yarışı +35 yaş grubunda 16. sırada 1 saat 37 dakika ve 8 saniyede bitirmeyi başardım. Bu yazıda yarış ve hazırlık sürecini paylaşmaya çalışacağım.


Spora başladığım ilk yıllarda traitlon branşı bana ulaşılmaz görünürdü. Sonraki yıllarda triatlet arkadaşlarım oldu ve onların da bizler gibi insan olduğuna ve bu kadar zorlu bir branşı sadece bizden daha çok antreman yaptıkları için başarabildiklerini gördüm. Son iki yıldır triatlona başlama düşüncem vardı fakat geçen yazı istediğim gibi geçirmediğim için (koşu ağırlıklı antreman yaptım) triatlona başlamak bu yaza kısmet oldu.

Hazırlık

Wings For Life 2016 da (yarış yaporu şimdilik yok) koştuktan sonra kendi yarış organizasyonlarıma odaklandım. Haziran'da Lara Beach Run Moonlight daha sonra Unlimited Academy'nin yarışında gönüllü olarak bulundum.

Temmuz'da Antalya'ya döndüğümde eğirdir Triatlonu'na yaklaşık 4 hafta vardı. Hedefim sadece bitirmek olduğu için öncelikle en zayıf olduğun branş olan yüzmeye odaklandım. Yaşadığım sitenin 30m lik havuzu olduğu için antreman yapmak için her türlü imkanım oldu. Önce daha önce Mert Derman'ın blogunda yazdığı ZeroTo1Mile programını inceledim ve aklıma yatınca oradaki değerleri metrik sisteme çevirip birinci haftadan başladım. 4. haftada zaten 900m aralıksız yüzmeye ulaştığı için sprint triatlonun 750m için yeterli göründü (yetmiyormuş). Temmuz  Antalya Triatlon klübü antrenörü sevgili Zülfü Karabulutla yaptığımız kampta kendi başıma geliştirdiğim yüzme tekniğimin oldukça verimsiz olduğunu söyledi ve düzeltmek için bir kaç tane de drill gösterdi. Fakat yüzme gibi teknik bir branş için yarım saatlik hocalı antreman maalesef çok yetersiz.


Bisiklet ve koşu antremanları için Garmin'in sitesindeki hazır programlardan sprint triatlon II yi saatime yükledim fakat program 12 haftalık olduğundan ben ancak son bölümü yapabildim. (belki başka biri için kötü bir fikir gibi görünebilir fakat triatlon antremanı öncesinde bile 40k üzeri bisiklete binen ve 30k üzeri koşular yapan biri için programın ortasından başlamak beni zorlamadı) Zaten Eğirdir yarışı da 40 gün kadar ertelenince programı rahatlıkla tamamladım.

Sonuç olarak yarış hazırlığı süresince toplam

Yüzme: 6:57:09 - 13.56k
Bisiklet: 26:09:06 - 596.19k
Koşu: 15:29:38 - 150.50
Hiking: 12:22:53 - 44.43k - EG: 2446 / EL: 2423

Antreman yapmışım. Şunu mutlaka not düşmeliyim; hayatımın hiçbir döneminde bu kadar kısa zamanda bu kadar irtifa kazanımlı antremanlar yapmamıştım. Fakat gerek yılbaşında düzenleyeceğim yarışın parkur çalışmaları gerekse bu yaz doğa yürüyüşlerine bol vakit ayırabilmem böyle bir fark yarattı

Ekipman

Triatlon oldukça teknik bir branş. Bu gerçeği uzun bir zamandır biliyordum. Bildiğim bir başka gerçek ise daha iyi ekipmana sahip olan/daha çok para yatıran sporcunun daha iyi dereceler yaptığı. Ülkemizde spor sırasında kullandığımız nerdeyse herşey yurtdışından geldiği için dövize endeksli ve yurtdışı fiyatlara göre oldukça pahalı. Triatlon da ise karşınıza çıkan rakam 3xpahalı.

En büyük masraf bisikletin kendisi. Ben geçtiğimiz sene kasım ayından beri ikinci el aldığım bir Salcano yol bisikleti kullanıyorum. Oldukça ağır olan bisikletimin üzerinde kayda değer bir yürüyen aksam da yok. Maratona hazırlanırken sadece çapraz antreman için kullanıyordum ve yetiyordu. Fakat bisiklet antremanı yapmaya başlayınca farkı açık bir şekilde hissettim. Yine de devam edip etmeyeceğimden emin olmadığım bir spor için fazla para harcayıp, daha sonra pişman olmaktansa kötü bir bisikletle yarışa girmeye karar verdim. Mümkün olduğunca bakımlarını yapıp, olabilecek en iyi durumda kullanmaya çalıştım. Şu anda eminim ki daha iyi bir bisikletim olsaydı en az 5-7dk arasında daha iyi derece yapardım.

Bisiklette kullandığımız bir diğer koruyucu malzeme ise kask. Benim yıllardır kullandığım Btwin kaskım antreman süresince sıkıntı verse de kafamı korudu. Yarıştan birkaç gün önce  sevgili İbrahim Baykal elinde fazla bir M kask olduğunu söyleyince dünyalar benim oldu. Yarışta bu kaskla bindim ve oldukça rahat ettim. Yarıştan önceki hafta bisikletimin pedallarını da karpiyeli pedallarla değiştirdim.

Tri-suit triatlonun vazgeçilmezi değil fakat işleri oldukça kolaylaştırdığı kesin. Daha kendi başıma koştuğum deneme triatlonunda T1 ve T2 de toplam 13dk harcamıştım. Tri-suit üm olmadığı için havuzdan çıktıktan sonra padli taytı, tişörtü ve ayakkabıları giymek toplam 10k sürmüştü. Yarıştan birkaç gün önce bir arkadaşım kendine sipariş edip daha önce kullanmadığı tri-suit ini verme nezaketini gösterdi. Yarıştan bir gün önce bisiklete binmerken giydim fakat ilk defa yarışta elbisenin içinde yüzdüm (daha önce denesem iyiydi)

Yolculuk

Triatlon yarışlarına katılabilmek için (ferdi bile olsa) yaşadığınız ilin GSİM 'den kafile izin belgesi çıkartmak gerekiyor. Ücretsiz olan bu hizmet için önce siteden iki belge indirip dolduruyorsunuz, daha sonra bu belgeyi federasyonun il temsilcisine imzalatıyorsunuz. son olarak imzalanmış belgeyi GSİM ne geri götürüp onaylanmasını bekliyorsunuz. Birkaç gün içinde onaylanıyor. Oldukça gereksiz olduğunu düşündüğüm bu uygulamanın eminim bazı haklı gerekçeleri vardır. Fakat daha emin olduğum birşey ise daha sporcu dostu bir yöntemin geliştirilebileceği. Zira çalışan insanların iki tane imza peşinde günlerce dolaşması oldukça yıpratıcı/sıkıntı verici.

Thule bisiklet taşıyıcı üç bisiklet yüklememize rağmen bana mısın demedi.
Biz kafile izin belgesini kolaylık olması açısından üç kişilik doldurmuştuk. Dolayısıyla İbrahim, Metin ve ben gitmeye karar verdik. fakat son dakika da çıkan bir durum sebebiyle Metin kendi geldi ve bizim ekibe Hüseyin eklendi.

Yarıştan bir gün önce öğlen yola çıkıp akşam saatlerinde orada olduk. Geldiğimizde diğer sporcuların bir kısmının suya girip yüzdüklerini falan gördüysek de hava kapalı ve serin olduğu için biz yüzmedik. (kendime not: bir daha böyle bir hata yapma ve yarışıcağın parkuru önceden tanı) Eğirdir'e birkaç gün önceden gidip, kamp yapan arkadaşlar suyun hissiyatının farklı olduğunu ve koşarken oksijen yetmediğini söyledilerse de o anda fazla bir fark hissetmedim. (Buraya bir not düşmekte fayda var; Bizler gibi deniz seviyesinde yaşayan ve antreman yapan sporcuların yarıştan mümkünse birkaç gün önce Eğirdir'e gidip rakıma (950m) alışmasında fayda var.)

Teknik toplantı & Konaklama

Triatlon yarışları öncesinde yapılan teknik toplantıda yarış parkuru ve uyulması gereken kurallar sporculara son kez hatırlatılıyor ve parkurda bir değişiklik varsa organizasyon komitesi tarafından bildiriliyor. Toplantı Konya yolu üzerinde Rüya Park isimli (sanırım belediyenin tesisi) tesiste açık havada yapıldı. Numara ve çiplerimizi hızlıca alıp toplantıyı beklemeye başladık. Saat 18:00'da Yarışa ismi verilenen Şehit Üst teğmen Enes Demir'in silah arkadaşlar ve ailesinin katılımıyla organizasyon başladı. Fakat bu sırada önce yağmur çiğselemeye ardından da rüzgarın yön değiştirmesiyle kenardaki mangalların dumanı kürsüye doğru gelmeye başlayınca dineyicilerin çoğu kapalı alanlara kaçmaya başladı. Kısa bir süre sonra kürsüde konuşan ve onları dinleyen protokolden üç beş kişi haricinde herkes yemek kuyruğunda veya yağmurdan korunacağı bir yerde dikiliyordu. sporculara ızgara köfte vermek kimi fikriydi bilmiyorum fakat insanları aç bir şekilde oraya dikip dikkatlerini toplamalarını beklemek fazla iyimser bir bakış.

Eğirdir Triatlonu Teknik toplantı from Caretta Sports Events on Vimeo.

Toplantıdan sonra yemek kuyruğu çok uzun olduğundan beklemeyip merkeze inmeye karar verdik. Ben başta çadır kurmayı düşünmüştüm fakat yağmur planları değiştirdi ve oda aramaya başladım. Yarış sebebiyle hiçbir yerde oda bulamayınca da Hüseyin'in single kaldığı odaya misafir oldum. Otel görevlilerinin iyi niyetle verdikleri yorganlar ve yastıklar sayesinde yer yatağım evdeki yatağımdan daha rahat oldu. sonrasında birşeyler yiyip dinlenmeye çekildik. Tabi heyecandan uyuyamadığımı söylememe gerek yok.

Yarış Öncesi & Kahvaltı

Saat 05:30 da kalkıp kahvaltıya geçtik. Bir iki dilim tereyağlı ekmek ve bir yumurta yedim. Çay ve etrafımdaki deneyimli triatletlerle sohbet iyi geldi. Daha sonra odaya inip, kıyafetlerimi ve değişim alanındaki sepete bırakacaklarımı dikkatlice kontrol ettim. Saat 07:00 civarında da kontrol için değişim alanına girdik.

foto: İbrahim Baykal
Değişim alanında son kontrolleri yaptık fakat bisikletimin arka frenindeki sıkıntıyı bir türlü düzeltemedim. Fren pabuçlarından biri fren yaptıktan sonra açılmadığı için elle düzeltmek gerekiyordu. Artık o saatten sonra yapacak birşey olmadığından kendi haline bıraktım. Bu arada diğer sporcular suya girip hem ısınıyorlar, hem de suyun hissiyatını tartıyorlardı (hata iki: ben yapmadım)

Startttan 15 dk önce değişim alanını boşalttık ve birkaç dk start sudan verileceği için suya girip kenardaki beyaz boruya tutunmaya başladım.

Yüzme 22:48

Yüzme antremanlarımın çoğunu havuzda yaptığım için gölde yüzer zorlanmayacağıma dair saçma bir özgüvenle start verilmesini bekliyordum. Kalabalığı karışıp, start karmaşasında kalmamak için limanın en uzak ucunda beklerken aklımdan bu düşünceler geçiyordu. Nihayet 09:03 de start verildi. Gölün suyu ilk başlarda açık yeşil iken birkaç kulaç sonra aşağıda yosunların görünmeye başlamasıyla koyulaştı. Önde giden hızlı grup suyu iyice karıştırdığı için başta kabarcıklar arasında görünmeyen dev yosunlar yaklaşık bir dakika sonra ellerime ve arkada gelen ve bir türlü yükseltemediğim ayaklarıma dokunmaya başladı. Bu arada hızlı başlamadığımdan emin olmama rağmen birkaç dakika sonra nefesimi kontrol etmekte zorlanmaya başladım. Zaten starttan yaklaşık olarak 5dk sonra da zorunlu olarak yavaşladım ve kafam suyun dışında kurbağalama yüzmeye devam ettim. Bu arada acı bir şekilde daha birinci şamandıraya bile gelmediğimi fark ettim. Birazdan yanımızdan yeni bir grup yüzücü geçmeye başladı ki onlar da bizden 3dk sonra start alan kadın sporcular ve takım sporcularıydı. Aralarında Zülfü'ye fark ettiğimde birinci şamandıraya varmak üzereydim. Takım arkadaşlarım da farklı bir durumda değildi. Bir ara kafamı çevirip Metin'e baktım, sırt üstü yüzüyordu. Birinci şamandıradan biraz önce İbrahimle göz göze geldik;
- Onurcan, bu parkur biter mi?
- Bitecek Baykalım, bitmek zorunda. Sen yeterki vazgeçme

bunları söylerken aslında aklımdan şunlar geçiyordu; nabzım çok yüksek, neden düşmüyor acaba? Uff, bu tri-suit'de göğüsümü nasıl sıkıyor, acaba bana küçük müydü?...Aşağısı da Harry Potter filmi seti gibi, yosunlar ağaç olmuş anasını satayım. Şu hakem kanosunu çağırıp, biraz soluklansam mı?? (buna hakkımız var, sadece tutunmak ve kendini yukarı çekmemek şartıyla)...acaba bıraksam mı, zaten kime neyi ispat etmeye çalışıyorum ki?...Bırakmak mı, hayır bırakmam, bırakamam...umarım birazdan bayılırım ve bu çile biter...Saatler süren bu olumsuz düşüncelerin sonunda şu sonuca vardım. Yarışı bırakmak ne ne şartta olursa olsun bir seçenek değildi. Evet, nefesim düzene girmiyor ve kaslarım isyan içinde olabilir ama yarışı bırakmayacağıma göre başıma gelebilecek en kötü şey bayılmak olabilir. O durumda da hakem ve kurtarma botlarındakiler beni fark ederler(umarım) kısaca üzülecek ve endişenecek birşey yok. Her türlü kazanan ben oluyorum. 

Bu parlak fikre tutunduktan sonra herşey daha kolay olmaya başladı, birden ikinci şamandırayı döndüğümü ve artık dönüş yolunun başladığını fark ettim. Arkamda kalanları aklımdan çıkartıp önümdekilere odaklandım. Finişin kokusunu aldıkları için onlar da ellerinden geleni yapıyorlardı bu beni daha da motive etti ve serbest, kurbağalama veya köpekleme bir şekilde yüzme finişine ulaşmaya karar verdim. 

Fotoğraf: Buket

T1 değişim alanı 03:25

Basamakları çıkarken aklımdan geçen düşünce yüzme bittiyse bu yarış bitti oldu. Şimdi tek yapmam gereken bir basit hata yapmadan değişim alanını kurallara uygun bir şekilde kullanıp, terk etmekti. Başkaları koşarak çıktığı halde ben yürüdüm. bisikletimin yanına geldiğimde ayaklarımı sakince kuruladım ve ayakkabılarımı giydim. Daha sonra kaskımı kafama takıp bisikletimi aldım. Eldivenlerimi giymediğimi fark edip yavaş hareketlerle onu işi de hallettim. sonra da sakince bisiklete bin çizgisini geçip, sürmeye başladım. Değişim alanında en az 2dk kaybım var...

Bisiklet 42:56

Yaş grubumda benden daha yavaş yüzen yok fakat sadece bir dakika daha iyi yüzüp, 14dk önce yarışı bitiren var. Aynı sporcu sadece bisiklet parkuru ve T1 alanında bana 10dk fark atmış. 

Foto: Buket
Yazının önceki bölümlerinde bisikletimde sorun olduğunu ve en iyi halinin bile diğer bisikletlerle kıyaslanamayacak olduğunu yazmıştım. Öncelikle bu durumu bildiğimden ikincil olarak da koşuya gücümün kalmasını istediğimden bisiklete kontrollü başladım. 4 tur üzerinde koşulacağından birinci tur parkuru tanımakla geçti. Dönüş noktalarında fazla vakit kaybetmemek için ayağa kalkıp vites düşürmemeye çalıştım. En büyük sıkıntı arka freni kullandıktan sonra pabuçun janta sürtmeye devam etmesi dolayısıyla hızımı arttıramamamdı. Bunun için de her frenden sonra arka frene uzanıp pabuçu ayırmaya çalıştım. Parmağı kaptırmadan bunu yapmaya çalışmak tam bir beceriydi. Son tura başlarken kadroya bantladığım meyve püresini yedim. Böylece koşu parkuruna güçlü bir şekilde başlayacağım garanti oldu. son birkaç yüz metre T2 de yapacaklamı gözümde canlandırdım ve bisiklet in çizgisine birkaç metre kala bisikletimden indim. 

T2 değişim alanı 01:47
Alana sakin bir şekilde girip sepetimin olduğu yeri aradım. Benden önceki sporcular bisikletlerini gelişi güzel astıkları için önce onları düzeltmem gerekti. Sonra bisikletimi astım. Kilitli pedal kullanmadığım için alanı hızlı bir şekilde terk ettim. (yaş grubumun en yavaşı)

Foto: Buket


Koşu 26:15

Koşu başladığında hedefim 05:00 dk/km hızla koşmaktı. Bisiklette fazla zorlamadığım için bacaklarım dinçti fakat nefes alırken ciğerlerim yine tatmin olmuyordu. (rakım farkı) birinci tur bu düşüncelerle sakin bir şekilde koştum. İstasyonlardan su alıp tanıdıklara moral vermeye çalıştım. Bu arada saatimde genel süreye bir göz atınca bir buçuk saat barajını geçtiğimi ve önümde 1.5k olduğunu fark ettim. Acele etmeyip oyalanırsam cutt-off'a (finiş barajı) takılma ihtimalim olabilirdi. İkinci tur biraz daha hızımı arttırmaya çalıştım. Su içmeyip, sadece elimi yüzümü yıkadım. Son 1000m artık tüm gücümle koşmaya ve yarışı güçlü bir şekilde bitirmeye odaklandım. Finişe giderken sağ taraftaki penalty alan sporcuların yazılı olduğu tahtaya bir göz atıp, ismimi görmeyince tüm gücümle finişe yöneldim. sonuçta 1:37:09 sürede ilk Sprint Triatlonumu bitirmeyi başardım. İnsanlık için küçük fakat benim için büyük bir adım. 


Sonuç

Triatlon gibi zor bir baranşın ilk aşaması da olsa kapısından içeri girdiğim için mutluyum. Her yarışta olduğu gibi oldukça öğretici bir deneyim oldu. Yarış parkurunu tanımanın, yarışın yapıldğı yere birkaç gün önce gitmenin ne kadar büyük bir fark yarattığını bire bir yaşadım. Yüzmenin ve koşunun normal ekipmanla ortanın üzerinde icra edilebileceğini fakat bisiklette kullandığın makinenin çok büyük ( ve kapatılması neredeyse imkansız) bir fark yarattığını gördüm. Yüzme parkuru sırasında bir ara gerçekten korktum fakat onunla yüzleştim ve arkasına dolaşmanın bir yolunu buldum. Bütün bunlar olurken de hiç durmadım ve soğukkanlılığımı kaybetmedim. Toparlayacak olursak ilk triatlonum benim için başarılı geçti. Sevgili arkadaşım Fatih'in dediği gibi artık daha güçlüyüm

Organizasyon genel olarak iyi ve sorunsuzdu. Daha önce hakem olarak yarışlarda bulundum fakat düdüğün öteki tarafında bulunmak çok ayrı bir his. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Eskiden RunOnuR dum artık TriatlONUR'a sayenizde terfi ettim. 

Okuduğunuz için teşekkürler. Eğer konuyla ilgili sormak istedikleriniz varsa ya da Eğirdir Triatlonunda bulunduysanız görüşlerinizi yorumlar bölümünde paylaşabilirsiniz. Sevgiler

Onur



4 Ocak 2016 Pazartesi

2015 özeti ve 2016 planlarına dair

Önsöz

2015 benim için ilklerin yılı oldu. İlk patika yarışımı, ilk ultra maratonumu ve ilk çok etaplı yarışımı koştum. Fakat maalesef sakatlıkla başlayan bir yıl oldu. Senenin ilk aylarında tek hedefim sağ ayağımdaki ağrı geçene kadar haftalık kilometreyi fazla düşürmemekti. Daha sonra ayağım iyileştikçe kendime güvenim ve beraberinde de yarışma isteğim geldi. Sene boyunca birbirinde çok farklı yarışlarda koştum ve bir sürü güzel insanla tanıştım. Yol bisikleti aldıktan sonra bisiklet antremanlarına bakışım ve aldığım keyif değişti. Ayrıca organizatörlük anlamında da verimli bir sene geçirdim. Nisan ve aralık aylarında iki defa Lara Beach patika yarışı ve eylül ayında da iki günlük koşu kampı düzenledim. Aşağıda bu etkinliklerden aklımda kalanları paylaşmaya çalışacağım.

Garmin değerleriyle 2015


Yarışlar:

Geyik koşusu 14K - Şubat

İlk patika yarışımdı. Tam olarak neyle karşılaşacağımı bilmediğim için oldukça kalın giyinmiştim. Ayakkabılarım da yeni olduğu için yarışa oldukça kontrollü başladım. Tırmanışlarda iyi fakat inişlerde yavaş olduğumu iyi bir tecrübeyle öğrenmiş oldum. Yarışın ikinci bölümünde parkurun güzelliği ve artan yağmurun zihnimi temizlemesiyle birlikte hızımı arttırdım ve sağ salim bitirdim. Yarışa dair en canlı hatıram yokuş aşağı koşarken bir an uçtuğumu düşünmem, kim bilir belki de uçtum...

Geyikler iş başında

Runatolia HM - Mart

Senenin ilk yol koşusu evdeydi. Sakatlığım yeni yeni geçtiği ve iyi de hazırlanmadığım için antreman temposunun biraz üzerinde koştum. Yarı maraton bittikten sonra geri dönüp birçok arkadaşımla tekrar tekrar finiş yaptığım için en çok finiş fotoğrafımın olduğu yarış oldu kendisi. 



Wings For Life 25K - Mayıs

Maraton öncesi uzun koşu antremanı niyetine katıldım. Hem çok kalabalık bir ekiple gittik Alanya'ya hem de koşan grubumuz kalabalıktı. Bir süre grupla takıldım, arada tekerlekli sandalye ittim. 20K dana sonra da yarış temposuna çıkıp yakalama aracının yetişmesini bekledim. Önümüzdeki sene tüm yarış boyunca tekerlekli sandalyedeki bir sporcuya eşlik etme planım var.


St Petersburg Maratonu - Haziran

Senenin hedef yarışı öncesinde gayet amatör bir şekilde kendimi yordum. Son gün sadece bir kaç saat uyudum ve yine de en iyi maratonumu koştum. 2015 yılı için 3:30'un altında maraton koşma hedefim vardı fakat maalesef olmadı. Yine de harika bir şehirde güzel seyirci desteğiyle keyifli bir yarış oldu. 



Frig Vadileri Ultramaratonu 60k - Eylül

Yaz boyu bu yarışın yüzü suyu hürmetine kilometrelerce patika antremanı yaptık. Türlü türlü patika keşfettik. Pazar günleri için ormanda kahvaltı ritüeli bile oluşturduk. Fakat iş yarışa gelince durum değişti. Oldukça yıpratıcı bir dönemden sonra yorgun ve isteksiz başladığım yarışta içtiğim jeller de dokununca tam jackpot u tutturmuş oldum. Sonunda finişi gördüm ama nasıl gördüğümü ben bilirim. 

Fotoğraf: Aykut Üstündağ
   

Likya Yolu Ultra Maratonu 4G - Eylül

Frig vadisinden 20 gün kadar sonra sağlığımın normal olduğuna ikna olup Likya yolunda koşmaya karar verdim.  Akut takımı olarak katıldığımız yarışın ilk günü takım kafasında sonraki günler ise solo koştum. Üçüncü gün gerçekleşen kaza canımızı sıksa da sonuçta yıl boyunca ihtiyacım olan tatili yapmış oldum. Seneye 6G ye katılmayı planlıyorum.

Fotoğraf: Mahmut Yavuz

Organizasyonlar

Lara Beach Run - Nisan

Yıllardır hayalini kurduğum Lara Kent Ormanı'nda patika yarışını bu sene nisan ayında ilk defa yapabildim. Organizasyon ve tanıtım olarak eksikleri olsa da Antalya halkının bu ormanı öğrenmesi ve buraya alışması için güzel bir ilk adım oldu. Ayrıca kendi düzenlediğim bir yarışta koşma şansı bulduğum için de çok mutluyum.


Göktepe Koşu Kampı - Eylül

Frig ultra öncesinde hem biraz moral depolamak hem de keyifli bir hafta sonu aktivitesi icra etmek için Muratpaşa Belediyesi desteği ve Göktepe Belediyesi işbirliğiyle keyifli bir hafta sonu geçirdik. Farklı spor dallarından katılımcılar ve eğitmenler bir araya geldi yeni dostluklar kuruldu. Seneye devamı gelecek.


Gloria Ironman 70.3 - Ekim

Dünya çapında meşhur bir organizasyonda Koşu parkuru sorumlusu olarak görev alma şansını yakalayınca pek fazla düşünmeden kabul ettim. Uluslar arası bir ekiple çalışmak, şampiyon sporcularla bir arada olmak büyük bir mutluluktu benim için. Gördüklerim ve tanıştığım insanlardan öğrendiklerim bir ömür boyu benimle beraber olacak. 



Lara Beach Run - Aralık

Senenin son ayı yoğunluğun zirveye çıktığı dönem oldu. İki aylık emek ve özveri yılın son pazar günü yaptığımız bir etkinlikle mutlu sona ulaştı. Nisandaki hayalimi bir ileri seviyeye taşıyarak çocukların ve yetişkinlerin katıldığı bir etkinliğe dönüştü. Bu sefer hem daha deneyimli olmanın avantajı hem de ekibin daha iyi olması sayesinde daha kalabalık ve organize geçti. Gerçi yarışta koşamadım ama koşanlar; "iyi bir parkur ve iyi bir organizasyon" dediler. 



Sonuç ve gelecek yıl planları

Şimdi alt alta yazınca yıl boyunca neredeyse her ay bir yarış koştuğumu ya da etkinlik düzenlediğimi fark ettim. Evet, yoğun ve yorucu bir yıl oldu. Manevi olarak çok zor günler de geçirdim ama genel olarak 2015'i yaşanmış bir yıl olarak hatırlayacağım. Maraton hedefimi çok küçük bir farkla ıskaladım. 2016'da buna yoğunlaşacağım. en az bir tane ultra maraton koşacağım ve Likya yolunda 6G ye kayıt yaptıracağım. 10k için hedef 41dk nın altına inmeye çalışmak zaten o olursa maraton süresi de otomatik düşer. Şimdilik 2016 için hedefler bunlar ama bugün itibariyle 20152le hesaplaştığım için artık daha serbest hayal kurabilirim.