24 Eylül 2013 Salı

Karain Mağarası ve Antalya Hayvanat Bahçesi Gezisi

Hafta sonu uzun koşusunu Cumartesi günü yapınca pazar günü boşa çıkmış oldu. Sabah Luda'nın ilk 5k denemesine eşlik ettim. Daha sonra sıkı bir kahvaltı yapıp yola koyulduk. Planımız, daha önce önünden defalarca geçip ziyaret etme fırsatı bulamadığımız Karain Mağarasını, Antalya Kent Ormanı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi ve Doğa Parkını gezmekti, fakat dönüşte vaktimiz kalmayınca Kent Ormanı ziyaretini başka sefere bıraktık.

Karain Mağarası

Antalya'nın 30km kuzey batısında bulunan Karain Mağarası Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri. Denizden 430, önündeki ovadan ise 130 mt yükseklikteki mağaraya gişe binasının yanındaki patika-merdiven karışımı bir yoldan yaklaşık 15-20 dk tırmanarak ulaşılıyor. Giriş 5TL/kişi fakat müzekart sahiplerinin herhangi bir ödeme yapması gerekmiyor. Dilerseniz görevli ingilizce broşürlerden veriyor, biz gittiğimizde diğer dillerdekilerden ellerinde kalmamıştı.


Mağara 5 gözden oluşuyor, oldukça karmaşık bir yapıyla bir birine bağlanan bu gözlerden iki tanesine giriş yol. İçeri girerken sağ tarafta kazı çalışmaları devam ettiği için kordonla çevrilmiş. burada en çok dikkatimi çeken kazı yapılan alanda derinliğin 5-6mt den fazla olması idi. Daha sonra okuduğum kadarıyla 11mt derinliğe ulaşılan yerler varmış. Bunun sebebi uzun süre iskan edilen mağarada yıllar boyunca toprağın birikmesiymiş. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak isteyenler buradan Antalya müzesi resmi sitesine ulaşabilirler.

Tepeden aşağıya indikten sonra giriş kapısının yakınlarındaki çeşmenin yanında çay içip piknik yaptık. Dönüş yolunda Döşemealtı üzerinden oldukça rahat bir şekilde Hayvanat bahçesine ulaştık.



Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi ve Doğa Parkı

Hayvanat Bahçelerinin oldukça hüzünlü yerler olduğunu düşünmüşümdür. İnsan veya hayvan, bir canlının özgürlüğünün kısıtlanması ve demir parmaklıklar ardında sergilenmesinin eski zamana ait bir eğlence olduğunu düşünüyorum. Zira günümüzde görmek istediğiniz her hangi bir hayvana ait herhangi bir bilgiyi internet vasıtasıyla edinmek mümkün. Bu düşüncelerle ana kapıdan içeriye girdiğimizde görevli araç başına 10TL giriş parası ödememiz gerektiğini söyledi (yaya girişi 5TL, öğrenci ücretsiz). Girer girmez dikkatimi çeken ilk şey ormanın içindeki çok yüksek sesili müzik ve yoğun araç trafiği oldu. Hayvanat bahçesiyle ilgili bir sürü şey duymuş ve okumuştum. Hatta bu alanda dağ bisikleti yarışlarının da yapıldığını biliyordum ama bunca zamandır yolumuz bu tarafa hiç düşmemişti. Diğer yandan en son hayvanat bahçesi ziyaretimin 10'lu yaşlarda Gülhane Parkı'nda olduğunu düşünürsek tam olarak neyle karşılaşacağımı da bilmiyordum.





Park oldukça büyük bir alana kurulmuş- resmi kayıtlara göre 400 dönümün üzerinde. Hayvanlar için ayrılan alanlar beklediğimden çok daha genişti. Hayvanlar türlerine göre pavilyonlara ayrılmış ve ziyaretçiler bu alanlar arasında belli bir rotaya bağlı kalmadan gezebiliyorlar. Hayvanlara yaklaşım ve genel davranışlarla ilgili kuralların heryere asılmış olmasına rağmen kural ihlalleri (hayvanlara yemek artıkları vermek, kafesin içine girmek, kafes ve demirlere vurup hayvanları korkutmak vs.) had safhadaydı. Özellikle ceylanların bulunduğu alana demirleri aşarak giren çocuğu ailesinin alkışlayıp, babasının "dağ aslanı geliyor" diyerek korkutması görülmeye değer gösterilerdi. İnsan kafesin hangi tarafındakilerin ziyaretçi, hangi tarafındakilerin yerli olduğunu karıştırıveriyor.


Bütün bu olumsuz görüşlerimin ve şahit olduğum aşırılıkların yanında hayvanat bahçesinin birçok insan için oldukça önemli bir yere sahip olduğunu da gördüm. Ziyaretçi kitlesinin profili ve davranışları beklentilerin çok altında da olsa, birçok insanın burada olmaktan büyük heyecan duyduğu ve keşif duygularını burada- kafes arkasındaki hayvanlara bakarak- tatmim ettiklerini gözlemledim. Göçebe bir kültürden gelen fakat seyahat etme kültürü bulunmayan toplumuzun belki de ezberleyerek öğrenme yerine deneyimlerek öğrenme alışması için bu tür yerlerin arttırılması gerekmekte, her ne kadar yolu doğallıktan çok uzakta ve hayvanların esaretine mal olsa da...

Hayvanat bahçesi resmi sitesi için tıklayın.

19 Eylül 2013 Perşembe

Likya Yolu Tekirova-Çıralı yürüyüşü

Uzun zamandır yürümeyi planladığım Tekirova-Çıralı parkuru Likya yolunun en uzun ve çok iniş-çıkışlı bölümlerinden biri. 20km lık mesafeyi toplam 6 saat civarında tamamladım.

Tekirova'daki Likya yolu sapağı

Yürüyüşe gün içinde karar verdiğim için hazırlık yapacak fazla vaktim olmadı. Ufak bir çanta hazırlayıp, bir miktar da yiyecek aldıktan sonra Tekirova yolunu tuttum. İlçe merkezinden Likya yolu sapağına kadar yaklaşık yaklaşık 3k yürüdükten sonra marketten su ve ertesi gün için yiyecek birşeyler aldım. LY sapağı Corinthia otele varmadan hemen önce sağ tarafta. Tabelayı kaçırmak oldukça zor.

Yürüyüşe akşam üzeri saat 18:30'da başladım. Yaklaşık bir saat içinde havanın kararacağını bildiğimden bir yandan konaklayabileceğim bir yer arıyordum. Yaklaşık 50dk kadar yürüdükten sonra sol tarafta bir çeşme ve ardında bir koy gördüm. Bu arada karşı yönden yürüyen birisi yaklaşık 45-50dk sonra başka bir koy daha olduğunu oranın daha sakin olacağını söyledi. Hava kararmadan yetişemeyeceğimi düşünerek burada kalmaya kadar verdim.

Karşılaştığım adam bu koya geceleyin yaban domuzlarının geldiğini fakat bir şey yapmayacaklarını söylemişti. Bunun üzerine ben de yerden yüksekte yatmanın daha iyi olacağına karar verdim. Yanımda hamak olmadığı için ilk iş elimdeki iplerle üzerinde yatabileceğim bir zemin hazırlamaya çalışmak oldu. Daha önce böle bir deneyimim olmadığı için sonuçta elimde geçen hayatım boyunca yattığım en konforsuz zeminin ilk işaretleri oldu.
Kendi yaptığım dünyanın en konforsuz hamağı.

Ufak bir ateş yakıp, bir parça birşey yedikten sonra dinlenmeye çekildim. Biraz sonra domuzlar gerçekten geldiler. Önce karanlıkta ayak sesleri duymaya başladım. Çantamı yükseğe astığım için yakınlarda yiyecek yoktu ama ne yalan söyleyeyim bir ara gerçekten yaklaşacaklar diye korktum. Hamağımın yaklaşık 5mt yanındaki yoldan yürüyorlardı. İlk gördüğüm oldukça ufaktı daha sonra geçense iri bir köpek kadardı. Fenerimi o yöne tutunca rahatsız olup kaçtılar. Bu arada tepenin arkasındaki koydan animasyon gürültüleri gelmeye başladı ve gece 12'ye kadar oldukça yüksek sesle 12'den sonra biraz daha sessiz 3'e kadar devam etti. Bu arda ben ise sırtımı ve bacaklarımı kesen naylon iplerle mücadele halinde rahatsız bir pozisyonda yatmakla meşguldüm. Bir ara uyuya kalmış olmalıyım, uyandığımda hava hafif aydınlanmaya başlamıştı. Kalkıp ateşi canlandırdım ve kahvaltı yaptım.   

M.Ali Bükü
Çeşmede temizlenip su ikmali yaptıktan sonra saat 7:30 da yürüyüşe başladım. Yolun ilk  3 saatlik bölümünde yol şartları neredeyse hiç değişmedi. Ormancıların kullandığı stabilize yol sıklıkla doğa şartlarından yoğun bir şekilde etkilenmiş. Bol iniş çıkışlı olan bu bölümü oldukça hızlı bir tempoyla yürüdüm. İnsan bu kadar güzel manzaralar sunan bir rotada yanlız başına yürürken bir çeşit transa giriyor. Adımlarının ve yürüyüş sopasının, duvar saatinin düzenli tıklamaları gibi sesi, zamanı geriye doğru işletip, düşünmek için harika bir atmosfer yaratıyor. 

Bu haritayı internetten buldum. Yanıma GPS almadığım kendi yürüyüşümün kaydı yok.

Yaklaşık bir saatlik yürüyüşten sonra Tatlısu Limanına vardım. Oldukça büyük bir kumsalı olan bu koyun doğu kısmında birbirine bitişik iki büyük kaya var. Elimde LY kitabı olmadığı için işaretlerin devamını aramak için koya girdim. Koyda kamp kurmuş insanları rahatsız etmemek için biraz açıktan geçip yolun geçtiğini düşündüğüm tepeye ağaçların arasından tırmanmaya başladım ve bir noktadan sonra artık kayboldum. (Bu noktada eğer koyda konaklamayı planlamıyorsanız, içeri girmeden koyun etrafından dolaşmak gerekiyor.) 15-20 dakika ağaçların ve dikenli çalıların arasında debelendikten sonra nihayet işaretleri bulup yola çıktım. Batı yönündeki tepeye tırmanmaya başlamadan önce yolun başında çeşmede bacaklarımdaki yaraları güzelce temizledim. 
Yol şartları yaklaşık iki saat daha aynı şekilde devam etti Tatlısu limanından sonra ciddi bir tırmanış başladığı için bu bölümde hızım biraz düştü. Zirveye yaklaşırken Çek Cum. gelip 5 gündür yürüyen birine rastladım. Bir süre sohbet edip zirveyi beraber aştık. Sonra hızlanıp kendi tempomda yürümeye devam ettim. 
Tatlısu Limanının kuzey batı tarafından görünüşü


Zirveden Çıralı plajının görünümü. Şimdilik çok uzak...
Yaklaşık bir saatlik süren inişten sonra nihayet Atbükü (Maden) koyuna ulaştım. Koyun hemen girişinde bölge maden olarak işletilirken kullanılmış binaların ve makinelerin kalıntıları var. İnternette araştırma yaparken koruma kuruluna bu hurdaların kaldırılmasıyla ilgili yapılmış bir başvuruya ve verilen red cevabına rastladım. Özellikle makine ve araç hurdalarının kaldırılmasının olumlu olacağı görüşündeyim. Karar metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Maden koyu geçtiğimiz yıllarda da balık çiftlikleri tarafından kullanılmış, büyük ve ince kum bir kumsal olmasına rağmen sahil oldukça pis ve her türlü çöpü barındırıyor. Çiftlik işletmecileri tarafından bırakılan ağ kalıntıları ve dubalar da cabası. 

Atbükü (Maden) koyu
Maden koyundan sonra yolun-bence-en zor bölümü başlıyor. Maden koyununun ardından gelen koyda yaşayan balıkçılar var. Burada dinlenip su ikmali yapmak mümkün. Daha sonra tekrar dik bir patikadan çıkış ve inişler. Bu bölüm Çıralı sahili görünene kadar yaklaşık 1.5 saat sürüyor. Saat 12 civarında yemek molası verip ton balığı ve poğaçadan oluşan öğlen yemeğimi yedim. Moladan kısa bir süre sonra nihayet Çıralı plajı göründü. ve inişe başladım. Çıralı yolundaki LY tabelasına vardığımda saatim 12:24'ü gösteriyordu. Yani kamp yaptığım M.Ali Bükü'nden beri kaybolma,duraklamalar ve yemek molası dahil tam 5 saatte bu etabı tamamladım. Yol boyunca bir kutu ton balığı, 3 poğaça, bir simit ve iki tane tadım fıstıklı bar yedim. 4-5Lt kadar da su tükettim. 

Bu etabı uzun zamandır yürümek istiyordum ve diğer yandan 1029mt yükseklik kazanımı ve 1032 mt inişleriyle de sıkı bir antreman yapmış oldum. Fakat eksik kamp malzemesinin konaklamayı nasıl kabusa çevirebileceğini de bir kez daha deneyerek öğrenmiş oldum. Bir dahaki yürüyüşe en azından rahat bir hamak edinmeyi düşünüyorum.

Çıralı vadisi yukarıdan

Çıralı vadisi yukarıdan

Çıralı'daki Likya yolu tabelası